9 Mart 2010 Salı

Tuhaflık

Tuhaf bir insanım vesselam... Evet, günden güne tuhaf bir insan olduğuma kanaat getiriyorum. Bir sürü kanıtım var bana bunu söyleyen.

Mesela, hani bir oyundan bahsediyorDum hep. En son şurada görülebilir: birikinti.
Neyse, ben bu oyundan sıkıldım. Girmemeyi tercih ediyorum son bir aydır. Oyundaki eşimle çok iyi anlaştığımız için mailleşmeye başlamıştık. Epey sohbet ettik kıtalar arası. Ama ben girmediğim için bana resmen oyunda bir eş lazım, ayrılmalıyız dedi. Yuh yani. Sonunda oyunda da terk edildim ya... Sonra ben oyuna girdim. Çoktan terk etmiş ve yeni bir eş bulmuş. Normalde eşler birbirleri için özel karakterli profil resimleri oluşturuyorlar, genelde seksi oluyor bu resimler de. Biz yapmamıştık böyle bir şey. Sadece ben de iki sarılmış kurt resmi vardı. Lakin bir baktım ki beyefendi daha bir günlük eşine öyle seksi resimler hazırlamış ve üzerlerine de bir ömür bağlıyız yazmış. Resmen aldatılmışım gibi hislendim, duygulandım, yakın olsa Amerika'ya gidip dövebilirim. Sonra bana diyorlar ki Amerikalıları niye sevmiyorsun! Al sana bir sebep daha. Tuhaf olan benim buna üzülmem. Bildiğin aldatılmak hissi resmen, aldatılmış bir kadın gibi niye onu seçti diye düşünüyorum. O kızın profiline bakamadım korkudan. Kimbilir orada nasıl bir resim bulacaktım. Sinirlerim harap oldu. Bunlara bile üzüldüğüme göre. Daha da girmem bu oyuna, benim için vampir-kurt adam oyunları bitmiştir!

Sonra, trenlerde geçen ömrümün kendine has tuhaflıkları var pek tabii.
Ben genelde sırt çantası tercih eden bir insanım. Ama yağmur yağdığında su geçirmemesi için deri bir kol çantası kullanıyorum. İşte böyle zamanlarda spor çantaları olan, hoş gençlerle her gözgöze geldiğimde "ay kızın çantasına bak" diyorlarmış gibi hissediyorum. Bakamıyorum sonra oldukları tarafa... Bazen de kendi kendime gülümsüyorum trende. Genelde şarkı dinlerken çok yapıyorum bunu. Güzel anılar geliyor bazen aklıma ya da son zamanlarda Rock FM dinliyorum sabahları, Rabarba programını. O sıralarda da kahkaha atmamak için kasa kasa yoruluyorum trende..

Peki ya asıl tuhaflığım...
Gerçek acılara yeterince üzülememem. Kendimi az yukarıda da gördüğünüz gibi gereksiz şeylere üzmem... Gereksiz insanlar için...
Bir de şu tuhaflık var ki, yazmayı çok sevdiğim halde yazmaya üşeniyorum...
Bu yazı da burada bitsin artık...

Hala beni okuyorsanız, teşekkür borçluyum..
Yeni yazılar gelecek...

0 yorum: