13 Kasım 2009 Cuma

Umudum sonsuz...

"Umudum sonsuzdur, uğraşım bitmez hiçbir zaman..."

**
Bazen insanın hiçbir şey için enerjisi kalmıyor, tükeniyor ve tüketiyor o zamanlarda kendini. sonra durup düşünüyorum ben de bu hallerdeyken... üzülmeye hakkım mı var benim, her şeyi başarabilecek güçte bir insanken ve bunu defalarca kanıtlamışken? üzülürüm, ağlarım, sayıklarım, dert yanarım, küfürü basarım! ama bunu böyle sürdüremem ki!
**

her insanın hayatında belli başlı radikal kararlar olur. "bundan sonra... bıdı bıdı ve bıdı..." benim de radikal kararlarım var. evet, radikaller. mesela kışın geldiğini iliklerime kadar hissettikten sonra, parkamı dolaptan çıkarmak gibi! yazlık, cici, sevimli hırkalardan sonra kalın bir kıyafete geçiş yapmak da yeterince radikal bir karar bence. evet. ayrıca kökten değişim kararlarından biri de hatun kişinin saçıyla oynamasıdır. kolay verilen bir karar değildir bu. son bir aydır 'saç kestirmeyi' sayıklayan ben, bu sabahın 10'unda saçımı kestirdim. evet kıydım kendilerine. bir anlık delilik eylemi. güzel de oldu. aynadaki ben'e yeniden göz kırptım bu sabah. sevdim. insan kendiyle yeniden tanışmalı bazen, biz tanıştık bu sabah... :) niye sabahın 10'u bilemedim ama, delilik işte... değişim iyidir. enerji verir...

**

Facebook'ta bir grup: "Vizeler yaklaşıyor, tehlikenin farkında mısınız?" güldüydük epey. al işte, o kadar gülersen yaklaşmakla kalmayıp geliverirler de. merhaba sevgili vize haftaları! ömrümden ömür çalmak, uykusuz geceler yaşatmak ve acaba nasıl sorular sorulacak diye dört dolanmak gibi tripleri de beraberinde getirmişsin... sağ ol! var ol! Endişeliyim. ah, tipik öğrenci hallerinden değil. şu dağınık tavrımdan endişem. ama ruh halimi toparlarken, başarılı bir öğrenci olma kısmını da ıskalamamak lazım diye düşünüyorum. zira okul hayatı iyiyse ruhsal dengesi de bi' toparlanıveriyor kişinin. neyse, görelim bakalım!

**

okul demişken, önemli bir durum mevcut şu aralar. çevirmenler ve çevirmenlik olgusu. herkesin bir ideolojisi var pek tabii ve insanlar bu ideolojiye göre atarlar adımlarını. gel gör ki, çevirmen olunca bunun yapılabilirliği ve yapılma gereksinimi daha bir artıyor. ben bana önerilen işi geri çevirme hakkına tabii ki sahibim. bana faşizm kokan bir metni çevirmem için verseler, kibarca teşekkür eder ve işi istemediğimi söylerim. yayın anlayışı pek çok kesimce yerilen ve yerin dibine sokulan bir gazetenin kültür-sanat servisinde çalışıyorum. pazar ekleri için röportaj çeviriyorum. ve bu yüzden yakın bildiğim kimselerden bile ağır laflar işitiyorum. şu anda benim ideolojimin zarar göreceği bir işle meşgul değilim ben. ulusal bir gazetenin pazar ekinde altında adımla çevirim çıkıyor yahu! edindiğim deneyimse cabası. bir röportaj çevirdim bu hafta, üslubumda ise kocaman bir hata. tashih esnasında sevgili hocam (üniversite hocam, bu işi bulmamı sağlayan kişi..) düzeltmiş hatayı ve bana nasıl daha iyi çevirebileceğim konusunda fikir verdi. hatamı gördüm; nasıl daha iyi olabileceğimi gördüm ve bugünün artısı oldu bu. ne yazık, insanlar bunu anlayamıyor. ayrıca benim karakterim bu kadar net ve güçlüyken, nerede olursam olayım "ben" olmakla-kalmakla övünürken... benim ideolojik olarak zarar görebileceğim nasıl düşünülür yahu?! bu işte büyük bir hata var, çok büyük...

**

ne komik, Google'a Bir damla umut yazınca bin ton şey çıkıyor... alakalı alakasız her yer Bir Damla Umut oldu. onların hepsi ben değilim haberiniz olsun.. ;)

**

ve yazıyı bitirirken... diyorum ki:

direnmek yaşamaktır.
ben hayata direniyorum şu aralar.
beni yıkamayacağını o da fark etti, geri çekiliyor.
yalnızlığımı kutluyorum şu aralar.
yalnızlık algım değişti çünkü... ah gereksiz acılar, ne uğraştırdınız beni böyle...

**

"Umudum sonsuzdur, uğraşım bitmez hiçbir zaman..."

**

Pentagram * SONSUZ

0 yorum: