15 Haziran 2009 Pazartesi

Vanilya kokulu saçmalamalar...



7 Haziran'da sabahın körü sayılan bir saatte, Kadıköy/Akmar'da; bir önceki gün bakıp da beğendiğim İspanyolca sözlüğü almak üzere girdiğim kitapçıda rastladım ona. kokusu başımı döndürdü, sabah sabah cüzdandan para çıkaramayacak kadar titretti ellerimi. uzun süredir duymadığım bir kokuydu onunkisi... aşık edici... Vanilya! sabahın köründe beni kucaklayan vanilya kokulu bir tütsü... soruverdim kitapçıdaki arkadaşa, 'ne kokusu bu böyle, sabah sabah çok iyi geldi...' gülümsedi, pakette kalan son tütsüyü de bana verdi, 'vanilya' dedi. böylece başımı döndüren bu güç, ellerimdeydi. sabah sabah karşılaştığım bu muhteşem jest de bütün gün yüzümü güldürdü... :)

yakmaya kıyamadım vanilya'mı, anca şimdi yaktım... sakinleştirsin diye beni... sardı dört bir yanımı... çok iyi hissediyorum şimdi kendimi... bak, fotoğrafını bile çektim... ama ne çabuk bitti yahu.. bu satırları yazarken bile kuşattı beni koku. avuçlarıma doldu, odamı sardı... farz oldu, alayım kendime bir kutu...


**


aslında bu aralar, futbol yazmak istiyordum... Galatasaray'ımdaki son gelişmeler, yeni gelenler, en son gidenler, umutlar, hayal kırıklıkları, yeni kaptanımız... falan filan! ama final haftası ciddi ciddi yorum yazma yetimi kaybettiğimi acıyla fark ettim. final bitsin, transfer dönemi azıcık soluklansın, ben de sakin sakin Rijkaard'ı falan anlatayım...


final demişken, son bir senedir yaptığım en kötü çeviriyi, çeviriye giriş dersinin finalinde yapmış olmaktan garip bir hüzün duymaktayım. sen çevir çevir, finalde mahvet. heheyttt! afferin bana. bak kendime bile kızamıyorum suratıma suratıma vanilya çarparken.


vanilya demişken, gerçekten güzel bir koku bu yahu... kıyamam... bitme sen, dur söndüreyim. yarı olmuş bile...


**


**


-see you later alligator!

+in a while crocodile!

(İngilizce konuşan insanların, ilginç vedalaşma sözleri...) =)

0 yorum: