22 Şubat 2009 Pazar

halet-i ruhiye

arada kalmışlık. yanlış zamanın yanlış bir yerinde sıkışmışlık...
ne garip bir halet-i ruhiyedir öyle.
nereye ait olduğun belli değil, kim olduğun bile bazen...
mutlusundur, sevgilin vardır, güzel bir okulun vardır, güzel bir hayatın vardır.
yine de gelir yerleşir içine!
mutluluk yasaktır. yasaklıdır. saklıdır derinlerde.
boşlukta sallanan bir nesne misali. rüzgar nereye savurursa oraya sürüklenmek.
hep bir şeylerin eksik olduğunu düşünmek.
her güzellikteki kusuru görmek için kısmak gözleri.
hata bulmak. hataları büyütmek. hataları saklamak. içine sancı eklemek.
en mutlu anda bile kötü bir şey bulabilmek ne ilginç bir yetenek.
sevgilin sana güzel bir cümle kurmuş; bariz aşk kokuyor her hecesi. sen oradaki imla hatasına takılıyorsun. "o öyle yazılmaz!" romantizm mi kalır? ama kafa bu, takılır. illa bulacak ya bir şeyde bir kusur.
arada kalmışlık.
ait olamama.
yalnızlık. kalabalıklar içinde hem de...
sığınak aramak. sığındığın yerlerde daha çok canının yanması ve kaçmak.
kaçmak.
kaçmak!
güvendiğin dağların tek tek çöküşünü görüp yine kaçmak!
dost dediklerinin gelip geçici detaylar olduğunu görmek, daha beter arada kalmak.
çökmüş bir halet-i ruhiye...
aynı ruh hali, günlerce evden çıkmak istemez mesela...

ara not: yazının tam bu yerinde annem, bana aldığı uykusuz'umu verdi. bu halet-i ruhiyede olumlu bir ivme sebebi oldu mesela.. demek ki küçük şeyler sevindirir ruhu.. neyse yazıya devam!

işbu ruh hali, arada kalmışlık, bin beter her bir dertten.
o ait olmama hissi kötü. pis. yaralayıcı.
yara açılmadan, yaralanmak gibi.
görünürde yara yok, içten içe kanama hali.
daimi bir huzursuzluk. daimi bir rahatsızlık. süregelen bir pişmanlık.
iki zaman arasında sıkışmak.
ne geçmişe ait, ne geleceğe.
nerdeyim bilememe hali.
zor.
ne haldeyim...
of, bu yazıya sonra devam edeceğim.


22.02.2009 - 15:51

0 yorum: