17 Ocak 2009 Cumartesi

His..

garip bir hissiyatın kıskacındayım bir kaç gündür..
paylaşmadan edemedim...

ingilizce çevirmen olacağım 4 sene sonra... birinci sınıfım henüz.
hayalim değildi bu; çocukluğumdan beri öğretmen olmak isterdim. şartlar ve kader sürükledi beni bu bölüme... puanım çok iyi olduğu halde; İstanbul'da kalmak uğruna bu bölümü seçtim... geriliyorum. bazı günler çok seviyorum; iyi ki seçmişim diyorum... sonra an geliyor.. pişmanlık kaplıyor dört bir yanımı fütursuzca..
ne yapacağımı, ne edeceğimi bilemiyorum öyle anlarda. umutsuzluğun pençesinde kıvranıyorum...

işte yine öyle bir anda, şöyle bir his yerleşti içime:

hani olur ya.. istemeden, zorla evlendirilir insanlar. derler ki "nikahta keramet vardır..evlenince seversin." istemeden evlenen çift, birbirini sevmek zorunda bırakılır ya da sevmeksizin bir ömürü geçirmeye mahkum olur. bazı yörelerde, boşanmayı bırak.. bu evliliğe itiraz etmek bile suçtur hani.. kimi zaman sevgi doğar bu iki gönülsüz evlilik kurbanı arasında.. o zaman güzelleşir her şey. bazen de sevmezler birbirlerini.. bir de çocuk gelir bu uzak düşlerin çiftine... ya da çiftlerden birinin zaten daha önce aşık olduğu biri vardır... ondan vazgeçmek zorunda kalır...

işte ben de bu durumdayım şimdi.
hayallerimin aşkını; öğretmenliği terketmek zorunda bırakıldım sanki.
ve mütercim-tercümanlık bölümü ile zorla evlendirildim.
bu evlilik boyunca onu sevmek zorundayım.
4 yıl süresince bana eşimi tanıtacaklar, eşimle anlaşabilmem için gereken yöntemleri öğretecekler. ve 4 yılın sonunda başbaşa kalacağız.. yürürse bu evlilik; mutlu olacağız belki de eşimle.. mesleğimle..
peki ya sevemezsem? ömrüm boyunca yüreğimde büyüteceğim bir pişmanlıkla evlendiysem ya..
beynimi kurcalayan bu histen kurtulmanın bir yolu olmalı...

yeni eşimle yolumuzda engeller de var: sınavlar.
sevmediğim için; bu engelleri aşma yolunda çaba da göstermiyorum.
oysa aşmak zorundayım.
bu evlilikten sonra adımın önüne bir de çevirmen sıfatı ekleyecekler... hani soyad değiştirir gibi.. acaba bu sıfatın gücünü taşıyabilecek miyim? ya taşıyamazsam..

heyhat; bu hisler içimde büyüyor. delirecek gibi oluyorum. nefes alamıyorum...

bir çin atasözü şöyle der : "tanrım! değiştirilebilecek şeyleri değiştirebilmem için bana güç ver, değişemeyecek şeyleri kabullenebilmem için sabır ver ve bu ikisini ayırt edebilmem için akıl ver." aynen öyle. ihtiyacım olanlar bunlar.. sabır.. sabır.. sabır.. ta ki, sabır taşı çatlayıp beni isyana sürükleyene kadar...

mesleğimi sevmeliyim.. sevmek zorundayım. bir ömür birlikte yaşayacağız...

sevmeliyim.. değil mi?

17.01.09

3 yorum:

HIPHOPotam dedi ki...

sevmeye bilirsin.
yapmak zorunda olduğun aşikar...
ama sanki 25-30 yıl ömür yaşayacakmış gibi yazıyorsun.
sana hep ne derim? arzu ettiklerini elde edebilmek için sisteme uyum sağlamak zorundasın.
sen sisteme istediğini ver ki sistemde sana istediğini versin.
, yemek yemek, su içmek, ev ilişkileri, arkadaş ilişkileri, öğretmen ilişkileri, dersler, ödevler vs... hepsi küçük sistem parçacıkları. sistemin bütünü ise yaşam.
sistemin ssenden arzu ettiği bu dört yıl, ardından mütercimlik. sistem ise karşılığında sana para ödeyecek ve bu paranın karşılığında sen istediğini satın alacaksın.
ister her kadının yaptığı gibi fütursuzca her can sıkıntında saçma alışveriş turlarına çıkar maaşının yarısını bir günde yiyerek can sıkıntını anlık geçirebilecek şeyler satın alırsın, istersen ikinci bir eğitim.

yalnız şunu söyleyim... her sistem alışkanlık unsurunu da ekler. mütercimlik öğretmenlikten daha rahat bir meslek.
dediğim gibi yapar tekrar okuyup öğretmen olabilirsen bile bu canını sıkabilir. zira kendine daha az zaman ayırıp, daha ok efor sarfedip, daha az para alacaksın.
rahatsızlık verecek...

yine de
sen bilirsin.
kimse hayallerin suya düştü demedi.
sadece sistemin senden yapmanı istediği birşey var.
hiç kimse birşeyler feda etmeden başka birşey kazanamaz.

Unknown dedi ki...

bu 4 yılın sonunda okulda kalmak gibi bi olasılığın da var yievrum. belki bu etmen birazcık kasmana yardımcı olur. bi taşla iki kuş. şu anda sana öğretmenlik yapan insanları düşün. 4/5'i senin okuduğun bölümün mezunu olmalı.
ayrıca sorarım sana; bu ülkede nasıl bi çoğunluk mezun olduğu sıfatla meslek hayatına atıliyür? sen bitir de bi hele.. daha yeni tenıştınız seninkiyle (!), önyargı hoş bi şey değil, bakarsın birbirinizi sever bi yastıkta kocayıp gitme şerefine nail olursunuz. epekles öper yanaklardan.

birdamlaumut dedi ki...

hipo.. haklısın. sistem ve ben sistemin çarklarından birindeyim...

ipek'im.. evet yahu; öyle bir öğretmenlik ne hoş olur... ama onun için de benimkiyle(!) şimdiden anlaşıp; çok çalışmam gerek.. onu da beceremiorm..